TOKAT PROTOKOLU’NUN EMEKLİ ÖĞRETMENLERE JESTİ
Öğretmenevinden bir mesaj geldi:
“10 Mart Salı günü saat 14.00’de Tokat Merkez Özel İdare Yemek salonunda vali bey, belediye başkanı ve milli eğitim müdürümüzün katılımı ile emekli öğretmenlerimize yönelik yemek organizasyonu düzenlenecektir. Yemeğe katılmak isteyen emekli öğretmenlerimizin 8 Mart 2020 Pazar günü saat 19.00’a kadar Tokat merkez öğretmenevini arayarak kayıt yaptırmaları gerekmektedir.B0116”
Herkes kaydolurken Eşimi aradım. “Beraber gidelim mi? “Hayır ben gitmem. Emekliyim ama öğretmen değilim. Bir yemek için kendime söz getirtemem.” O zaman ben de katılmıyorum.” Kararımdan haberdar olan arkadaşlar, “Yenge izin vermediği için katılmıyor, kılıbık olmuş” gibi takılmalara başladılar.
Bilmiyorlar ki 1998 Nisan’ında geçirdiğim felçten dolayı el gibi görünse de özellikle sol elimi istediğim gibi kullanamıyorum. Yirmi iki senedir dert ortağım, arkadaşım, sabırlı ve vefalı en büyük yardımcım sevgili eşimin bitmez tükenmez ilgi ve desteğiyle ayaktayım. Örneğin Yemeğe tek başıma katıldım diyelim. Izgara gelse çatal bıçağı nasıl kullanacağım?
Akşamüstü sevgili vefakâr dostum Mehmet Tapar katılıp katılmayacağımı sordu. Gidemeyeceğimi nedenleriyle açıklayınca “Biz ne güne duruyoruz arkadaşım. Durumunu bilmiyor muyuz? Mediha Hanım’ı aratmayız, evvel Allah. Lütfen katıl.”
Salı günü yemek salonuna girdik. Önde kocaman yuvarlak bir masa ve ilerideki sıralar halinde diğer masaların üzerine servis açılmış. Belli ki kayıtlı konukların sayısı kadar hazırlık yapılmış. Boş masalar, diğerlerinden daha çoktu.
İçeri girince, sayın Tapar Bey, gölge gibi takibimde. Onun peşinde de Özcoşan hoca. Üçümüz yan yana oturduk. Peşimizden tanıdığım tanımadığım arkadaşlar sıralandık.
Bilahare Vali Bey ve yanındakiler girince salona, hepimiz ayağa kalktık. Vali Bey, masaları dolaşarak ayrımsız elimizi sıkıp hal hatır sordu. Biz daha iyi görelim diye masanın kürsüyü gören tarafına oturmuştuk. Masamızın önü, yani kürsüyü göremeyen yanı boştu. Valinin selamlaması bitince karşımız da doluverdi.
Baktım benim karşımızda özel idare genel sekreteri, yanında vali, onun yanında milli eğitim müdürü ve diğerleri sıralandı.
Salona girdiğimizde biz ağzımızı açarken el gözünü açmış, ön sıraları, protokole yakın sıraları doldurmuşlardı. Yazar arkadaşım sevgili Mehmet Tapar, “Keşke ön sıralarda yer bulabilseydik, konuşmaları daha yakından duyar, not alırdık” diye hayıflanmıştı. Protokolün masamıza teşrifiyle göz göze yemek yiyeceğimizi ne bilelim? Şimdi duyabildi mi bilemem. Henüz kulak cihazı edinemedi de…
Yemekten sonra konuşmalar yapıldı. Hastanede bize kolaylık sağlanacak, genç öğretmenler tecrübelerimizden yararlanacak, bir sorunumuz olursa yetkililerin kapısı bize her zaman açık kalacakmış. Yardımcı olmaktan mutluluk duyacaklarını söylediler…
Bu organize ikincisiydi. Birincisi, yine emekli öğretmenler için Almus öğretmen evinde balık ikramıydı. İkisi de sayın valimiz Dr. Ozan Balcı zamanında gerçekleşti.
1964’den beri öğretmen ve emekli öğretmen olarak Tokat’ta yaşıyorum. Daha önce eğitimciler için hiçbir organizasyon yapıldığını hatırlamıyorum. Hele de protokol masasını pas geçip eğitimcilerin yanına oturan vali, görülmüş değildi. Organizasyonun sonunda katılımcıları, yetkililerin düğün sahibi gibi uğurlamaları, dışarıda, günün anısına toplu resimler çektirilmesi ayrı bir güzellikti. Böylece güzel bir gün geçirdik. Emeği geçenlere teşekkür ederiz.
Bu arada Bayan öğretmen arkadaşlarımızın çağrıya ilgisiz kalmalarını yadırgadım, doğrusu.
Bundan önceki sayın valimiz Cevdet Can’ın basın mensuplarına verdiği yemeği anımsıyorum. O, şarj aleti hediye ediyordu, katılımcılara. Dr. Ozan Balcı’nın, hediyesi kitaptı, her seferinde…