Tövbe ve İstiğfar
Tövbe ve istiğfar işlenen günahlardan dolayı olur. Peki günah nedir? Allah’ım işlediğim günahlardan tövbe ve istiğfar ediyorum. Peki, günah sadece işlenen mi? Hayır! Aynen oruç gibi! Oruç sadece tutmak değil diyoruz ya. Tutmak ve bırakmak. Terk ve direnç. Tutulması gerekenlere sahip çıkıp, bırakılması gerekenleri bırakmaktır oruç. Aynı şekilde günah; bazen işlediğimiz şeydir bazen de yapmadığımız şeydir. Allah bizi yaptıklarımızdan, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan, konuştuklarımızdan ama konuşmamız gerekirken sustuklarımızdan hesaba çeker.
Peki, tövbe nedir? Kelime itibari olarak tövbe, “dönmektir” demektir. Yanlış gittiğimizi bildiğimiz yerde tövbe ediyoruz, fakat yola da devam ediyoruz. Buna tövbe denmez! Tövbe, yanlışı fark edip geriye dönmektir. Günahı fark edip dönmeye tövbe denir. Evet, hata olduğunu, günah olduğunu fark ettik. Ama o zamana kadar yapmadıklarımızdan ya da yaptıklarımızdan bir günah birikti. Kalbimizde lekeler oluştu. Bu lekeleri amel defterinden silme işine de istiğfar denir. İstiğfar, Allah’tan bağışlanmayı talep etmek demektir.
Tövbe günahtan dönmek, istiğfar ise o ana kadar birikmiş olan günah kirlerinden temizlenmeyi Allah’tan dilemektir.
Allah’ü Teâlâ şöyle buyuruyor: -…İnne-lhasenâti yużhibne-sseyyi-ât(i)-“İyilikler kötülükleri siler götürür.” Kim bir iyilik yapmaya niyet ederse kalbinden, yapmasa bile Allah ona mükâfat verir. Yaparsa, en az on katından yedi yüz katına kadar mükafat verir. – Men câe bilhaseneti felehu ‘aşru emśâlihâ vemen câe bi-sseyyi-eti felâ yuczâ illâ miślehâ vehum lâ yuzlemûn(e)-“ Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.” Ama kötülüğe niyet edip içimizden geçirip yapmazsak hiçbir günah kazanmayız. Allah nasıl lütufkar değil mi?
Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Şöyle diyerek dua ediniz: “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara 286.)
Üç güzele bakmak sevaptır. Bunlardan birincisi Kâbe’ye bakmak, ikincisi Kuran’ın yüzüne bakmak, üçüncüsü de anne ve babanın yüzüne bakmak.
İçimizden geçirdiğimiz iyiliklere sevap var, içimizden geçirdiğimiz kötülüğe ceza yok. – innel hasenati yüzhibnes seyyiat- “Çünkü iyilikler kötülükleri(günahları) giderir.” Bir günah mı işledik mesela. Bunun sözlü istiğfar ve tövbesinden daha önce yapmamız gereken şey hemen bir iyilik yapmak. Çünkü her bir iyilik önceki kötülüğü siler. Bir insanın günahtan önce yapması gereken en önemli şey bir hata ettiğini düşünüyor. Mutlaka bir iyilik yapsın, bir sadaka versin, öksüzü fakiri yetimi doyursun. Sokaktaki sahipsiz hayvanlara baksın, etsin… Allah rızası için yapılan her iş çok önemlidir.
Bir de sözlü yapılan tövbe istiğfar var. Mesela iki tane peygamber tövbesinden bahsedelim. Örneği onlardan görüyoruz. Hz Adem ile Eşinin tövbesi. “Rabbena zalemna enfusena ve inlem tağfir lena ve terhamna lenekûnenne minel–hasirîn.” ‘Rabbimiz biz nefsimize zulmettik, eğer mağfiret edip merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz.’
Hz Âdem günahından sonra yeryüzüne indirilmiş. Hz Havva ile Arafat’ta buluşmuşlar, ağlıyorlar. Ya Rabbi bize tövbeyi öğret. Nasıl yalvaralım ki bizi affedesin. Rabbimiz onlara bir tövbe öğretiyor. “Ya Âdem! Harama yürüdüğün ayaklarını topuklarınla yıka! Harama uzanan eli dirseğinle beraber yıka! Harama baktığın yüzünü yıka! Kokladığın meyveden dolayı burnunu yıka, ağzını yıka. Yani abdest de bir tövbedir, Resülüllah’ın dilinde. Çünkü abdest alanları gördüğünde ne yaparlar? Kelime-i şahadet getirerek uzuvlar yıkanır. Neden? İnsanın işlediği bütün günahlar tüm organlarına siner. Abdest; bu hücrelere sinen günah kirlerinden bizi kurtaran bir nevi fiili tövbedir. Abdest insana bir tövbe ve rahmet olarak verilmiş ki ele ayağa sinen günah kirleri dökülsün diye. Oysa biz abdesti namazın ön şartı, namazı da bir borç olarak algılarız ya; oysa ki Allah’ın insanlara verdiği çok büyük nimet bunlar. Bunlar fiili tövbeler.
Bir de Hz Yusuf’un tövbesi var. Hz Yunus(as) görev yerini terk etti. Allah kendisine oradan ayrıl demeden ayrılınca balığın karnına mahküm oldu ve orada tövbe etti. Ne dedi? Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne)” diye tövbe etti. Yani, “Senden başka ilâh yoktur ya Rabbi. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum”niyazında bulunmuştur. Allah bu pişmanlığı, tövbe ve kararlılığından dolayı onu kurtardı. Şimdi Kur’an-ı Kerim bize bunu örnek veriyor. Hz Yunus bizden daha mı günahkâr? Biz daha mı temiz kuluz? Bizim karanlıklarımız daha mı az koyu? Bizim kaygı ve endişelerimiz daha mı az? O zaman diyelim ki ya Rabbi: Bizim karanlıklarımız Hz Yunus’tan daha derin. Bizim kaygılarımız, endişelerimiz, günahlarımız daha çok. Sen ki Hz Yusuf’u bu ifadesiyle kurtardın, bizi de kurtar ya Rabbi!
Hz Âdem’in duası bir tövbenin nasıl yapılacağını gösteriyor bize. Allah’ım ne kadar çok isterdim yarattığın gün gibi tertemiz kalabilmeyi. Ama beceremedim ya Rabbi. Evet, hata yaptım. Ama hatanın farkındayım, sen bağışlamaz ve merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum. Şöyle tövbe ediyoruz, Resûlullah’tan öğrendiğimize göre. “Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe’l-azîm el-kerîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyhi, tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Ve es-elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ, innehû, hüve’t-tevvâbü’r-rahîm.” Allah’ın isimlerini de söyleyerek Allah’tan başka ilah olmadığını söyleyip; “Ya Rabbi, senden başka gidilecek kapı bilmiyorum ben. Kapına geldim, beni bağışla. Senden affımı istiyorum.
Peygamberimizin kadir gecesinde yaptığı bir dua da şöyledir. “Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa’fü anni.” “Allah’ım Sen affetmeyi seviyorsun, Sen çok affedicisin, beni de af eyle.”
Tövbe aynı zamanda bir öz eleştiridir. İnsanın aynaya bakmasıdır! Kendi eksiklerini ve kusurlarını görmesidir. Günde yüz defa ben nerde hata yaptım, ben nasıl yanlış yaptım diyen bir insanın başkasının kusurunu, ayıbını aramaya fırsatı olur mu? (Erkan Aydın-Pelin Çift sohbetinden bir pasaj)
Derleyen: İsmet YALÇINKAYA
15.03.2020