Türk Ayrı Türkiye’de Yaşamak Ayrı!
Türk insanlık uğruna akın eden, var eden
Türkün medeniyeti, insanı insan eden.
Türkün güneşleriyle Dünya ufku ağardı
Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı?
Ey Dünya yine bizden ders alacaksın yarın…
Sesini duyuyoruz derinden ataların:
Nemiz eksik eskiden? Damarda var aynı kan.
Kafada aynı şuur, gönülde aynı iman,
0 gün de şom ağızlar nemiz var ki diyordu…
Yokluk içinde nasıl yaptık imandan ordu;
Behçet Kemal Çağlar
(*Uygun olmayan satırları çıkardım!)
Meşrûiyet açısından Türklüğe göre Müslümanlık, bu kavmin on iki asır önce benimsediği, bağlandığı bir dindir. Türkler Müslüman olduktan sonra millî değerlerinden önemli bir kayba uğramamışlar, buna karşı çok önemli kazançlar elde etmişler, İslâm”a yatkın fıtratlarını geliştirerek büyümüşler; öldürücü, yıkıcı, sömürücü olarak değil, adâlet, hakkaniyet, hizmet ve yüksek ahlâkî değerlerin temsilcisi olarak cihan hâkimiyeti mefkûresine ulaşmışlardır.(Hayrettin Karaman)
Bizim memleketteki insanların bazıları Türk’tür bazıları Türkiye’de yaşar.
Tarih boyunca bu böyle devam etmiştir. Hala devam ediyor.
Prof. Dr. Aziz Sancar da bilim adamı, Prof. Dr. Celal Şengör de bilim adamı(!), Orhan Pamuk da Nobel ödüllü Edebiyatçımız(!), Molla Gürani (Kürt asıllıymış) de âlim’di. Bunlardan hangisi Türk, hangisi Türkiye’de yaşamış veya yaşıyor? Siz düşünün, sevgili okuyucular.
Türk insanı ve Türk insanından beklentisi olanlar çok çekti bu Türkiye’de yaşayanlardan. Kurtuluş savaşından sonra elimizde kalan bu mübarek, her karış toprağı şehit kanıyla sulanan topraklarda yaşayanları iki grupta değerlendireceğim. Kim ne derse desin bunlar; vatansever ve vatan haini diye kategorize edilebilirler. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok artık. 15 Temmuzun çocukları “Türkler”; 15 Temmuz’a bilerek neden olanlar ve 15 Temmuz sevicileri de “Türkiye’de yaşayanlar” şeklinde kategorize edilebilir. Burada “Türk” bir ırkı değil bir davayı temsil etmekte, bir davanın simgesi olarak kullanılmaktadır.
Irk taassubu ne kadar ahmaklıksa ırkı inkâr etmek de o ölçüde ahmaklıktır. Şüphesiz Dünyamız çeşitli ırk ve kabilelerden oluşmaktadır. “Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır.” (Hucurat Suresi 13. Ayet) Bu ayet doğrultusunda Milletimiz ırkını öne çıkarmamış; insani, ahlaki ve dini hassasiyetlerini öne çıkarmış. Bu değerleri bir potada yoğurarak insanlık için vazgeçilmez bir medeniyet ortaya koydu. İşte bu medeniyetin yapımcıları, savunucuları ve taşıyıcılarının adıdır Türk.
Türklük, bir ırk değil, bir dil ve medeniyet meselesidir(İlber Ortaylı). Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle…, gelenek göreneklerini İslam inancıyla yoğurarak Anadolu’da oluşturulan Medeniyetin temsilcileridir Türk Milleti. Çünkü Türk kökenli olmayan biri bile bu coğrafyanın, medeniyetin, yapının içinde kendini Türk telakki etmiştir. Bunun tipik örneği Boşnaklardır. Boşnaklar kendilerini Türk görürken Avrupalılar da Boşnakları Türk olarak görür. Bu etnisite değil, medeniyettir. Türk Milleti bir medeniyetin taşıyıcısıdır. Kim bu inanç ve medeniyete aidiyet duygusuyla bağlı ise kendi alt kimliğini dondurucuya kaldırır ve Türk Milleti üst kimliğinde kardeş olur, yoldaş olur. Çanakkale’de, Sakarya’da, İnönü’de, Kut’ül Amare’de, Sarıkamış’ta bu idealler için savaşıldı, Anadolu vatan yapıldı. 15 Temmuz’da darbeyi durduran da bu ruhtur, sınırda vatanı bekleyen Mehmetçik’te de aynı ruh mevcuttur. Bu idealleri taşımayanlar Türk değil Türkiyelidir. Türkiyeli olmak millet olmak değildir. Çünkü bu bir sıfattır, isim değildir. Bu ideallerin dışındakilere bu devletin ihtiyacı yoktur. Onlar bu millete ayak bağı olmakta, takoz olmaktadır. Osmanlıdaki azınlıklar gibi yaşamalarına karışmaz, meşru yollardan yaptıkları tüm faaliyetleri kanun ve hukuk çerçevesinde destekleri. Ancak bu millete kötülük yapmalarına artık tahammül etmemiz de mümkün değil. Bu millet kendi düşmanları tarafından daha ne kadar hançerlenecek?
Türkiye’de kötü yöneticilerin olması, kötü siyasetçilerin olması, FETÖ gibi vatan hainlerinin çıkmasının temelinde bu medeniyet iklimini taşımayanların Anadolu’da var olması, sürekli nefret kusmalarıdır.
Abdullah Öcalan bu devletin okullarında okudu, devletin tüm imkânlarından faydalandı ama Kürt kardeşlerimizi ayartarak ayrı bir devlet kurmaya kalktı. Bu uğurda binlerce insanımızın canına kıyılmasına, devletin yüz milyarlarca dolar zarara uğramasına neden oldu. Kurduğu PKK örgütüyle Dünya uyuşturucu trafiğini yönetti, Türkiye’de uyuşturucu kullanım oranını artırdı, Milli değerlerimizin erozyona uğramasını hızlandırdı.
Aynı şekilde HDP ve temsilcisi Selahattin Demirtaş meşru zemini gayrimeşru bir şekilde kullanarak meclise girdi. Bu terör seviciler Güneydoğu’da belediye başkanlıkları elde ettiler. Bu ülkenin vatandaşlarının vergileriyle hem maaşlarını aldılar, hem dağdakilere maaş gönderdiler, hem de Güneydoğu’yu iç savaşın eşiğine getirdiler. Başarılı olsalardı iç savaş ülkenin her tarafına yayılırdı.
Basının satılmış ve gizlenmiş patron ve gazetecileri de bu millete küfretmeye tarih boyunca devam ettiler, etmeye de devam ediyorlar. Bazı gazeteciler sürekli, bazı gazeteciler zaman zaman, bazı gazeteciler sinsi sinsi, bu milletin değerlerine saldırmaktalar. Birkaç misal vereyim:
E. Ö.‘ten skandal!: “…’in eski yayın yönetmeni …, dünkü yazısında referandumdan ‘evet’ çıkması halinde ülkenin bölüneceğini iddia etti.”
C. Ç.: “Kırmızı Fularlı Kız, Gezi’nin içimizi ısıtan en güzel gülüşlü meleği, Rakka önünde toprağa düşüp yıldızlara yükselerek içimizi yine yaktı.” ifadelerini kullandı.
Y. Ö.: “10 sn’lik sınırı ihlal eden Rus uçaklarını vurabilen pilotlar taa Marmaris’ten İstanbul’a kadar gelen CB (cumhurbaşkanı) uçağını mı vuramıyor? Hayret!”
A. H.: “-ÜÇ: Bir zayıflama söz konusu olursa… ‘Bu parti bizim kurduğumuz parti olmaktan çıktı, bir Tayyip Erdoğan partisi oldu’ diyerek partinin bazı kurucularının da içinde yer aldığı yeni bir partinin doğma ihtimali güç kazanır.”
“-Herkes öfkesine hâkim olacak. Herkes tehdit dilinden uzak duracak. Herkes ne dediğine dikkat edecek. Ama en fazla da…
İçişleri Bakanı öfkesine hâkim olacak, İçişleri Bakanı tehdit dilinden uzak duracak, İçişleri Bakanı ne dediğine dikkat edecek.”
M. T: “Hiçbir etkinlik düzenlenmedi.. Belediyeler havai fişek gösterisi yapmadı.. Boğaz Köprüsü ışıl ışıl olmadı.. Taksim Meydanı yeni yıla merhaba diyemedi.. Ankara kapkaraydı..
Çünkü..
Yılbaşını kutlamak yasaktı…”
T. A: “OLAĞANÜSTÜ Hal Kararnameleri son derece sınırlı ve istisnai olması gerekirken, olağan hukuk düzeninin bir parçası haline geldi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi hesaplardan uzak, tamamen hukuk hassasiyetini yansıtan uyarısı önemli bir tavırdır. Meral Akşener ve Metin Feyzioğlu’nun uyarıları ile CHP’nin KHK’yı Anayasa Mahkemesi’ne götürme kararını bir hukukçu olarak teşekkürle kaydetmek isterim.”
F.K: “Yeni bir dönem.. Sahiden mi? O halde benim iki önerim olacak.. OHAL olağan halle değiştirilmeli. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı konuşmalı.”
Yukarıda birkaç örneğini gördüğümüz kalemşorlar, atalarının da yaptığı gibi; açık, yarı açık ve kapalı bir şekilde bu milletin değerlerine saldırmaktadır. Kimileri bizzat ihanet içinde, bazıları da kalemini parayla satarak bu millete küfretmekte. Kalemlerinden kan damlayan bu besleme kalemşorları Türk milletine şikâyet ediyorum. Bunlara kaleminizle, dilinizle, buğuz ederek cevap verin. Bazen de havlamalarına aldırış etmeyin ki kendi kendine kudursunlar!
Dünyanın başına bela olan, Anadolu topraklarında yetişen, bu güzelim dini yalanlarına alet eden, Milletin temiz duygularını paraya tahvil eden vatan ve insanlık düşmanı da bu millete kazık atmıştır. Kâinatın en büyük şeytanı da Türkiyeliydi. 50 yıl takiyye yaparak Türk Milletini kandırdı ve insanları birbirine düşman eyledi. En büyük zararı da inanç dünyamıza verdiler. İslam’ın yanlış anlaşılmasına, İslam’a hurafeler karıştırılmasına, gençliğin İslam’dan soğumasına, tarikatların irtifa kaybetmesine, gençliğin deizm’e kaymasına neden oldular. Bu cehenneme bilerek yakıt taşıyanların Türklükle alakası olabilir mi? Bunlar Türkiye’de yaşayan Haşhaşilerdir!
Son 5-6 yıldır CHP’nin söylemleri, tavır ve hareketleri Türk Milletinin hayrına değildir. Yabancılarla, Millet düşmanlarıyla, FETÖ ile işbirliğinden çekinmiyor, milletin değerlerine küfrediyor. Bu parti Milli olmaktan çıkmış, gayrı milli hale gelmiştir. Çünkü ülkesini gammazlayan, gizli belgelerini ifşa eden bir parti milli olamaz. Siyasi görüşü CHP’li olan vatansever, Anadolu kültürünün taşıyıcısı dostların CHP’ye sahip çıkması gerekiyor. Aksi takdirde CHP, “FE-CHP-TÖ” örgütüne zorla dönüştürülüyor. Şu anda ortada sıçan oyunu oynanmakta! Projenin sonunda “FETÖ- CHP” şekline su yüzüne çıkacaktır. Gerçek CHP’liler… Uyanın artık!
Son üç yıldır “Türkiyede Yaşayanlardan ve onların dışarıdaki ağababalarından” Doğu’daki Kürt kardeşlerimizi (düşünce dünyaları Türk kültürüdür) kurtardığımızda nelerin yapılabildiğini gördük. Çünkü Anadolu’da Türk, Müslümanlıkla eşdeğer görülmektedir. Hangi etnik gruptan olursa olsun Türk kültürü ortak paydasında buluştuğumuzda neler neler yapacağımızı çok iyi bildikleri için Theodor Herzl’ler İmmanuel Karasu’lar, Parvus’lar rahat durmayacaktır. Aynı dilin konuşulduğu bu topraklarda “Türkiyede yaşayanlar” Türk olanlara daha fazla ayak bağı olmayın!
İsmet YALÇINKAYA
04/01/2017