UZAKTADIR BULUNMAZ YAKINDADIR BİLİNMEZ

30,06.2019 Pazar günü Ali Usta’nın adak davetine icabet için yola çıktık. Bulutlu bir havada her zaman hayran olduğum yeşillikler diyarına, Niksar- Reşadiye yoluna giriş yaptık. Yakında yapımına başlanan bölünmüş yağ gibi asfalt yol, Yağmurlu Kasabası yakınlarında bolca trafik işaretleri eşliğinde gidişli gelişli tek yola düşüyor. Yolun bu hali, “Harç bitti, yapı paydos” izlenimi uyandırıyor.

            Mercimek Düzü’nü geçip Musa Pınarı’ndan sonra Dönekse Virajları’nın başlangıcında Niksar ve ovasını seyretmek her zaman ayrı bir zevktir, benim için.

            Dönekse kavşağından birinci çıkışa, kamyoncuların Dere Yolu dedikleri bakımlı bölünmüş yola düşüyoruz. Bir süre verimli Niksar Ovası’nın solda mısır silajları ve de yeni başak çıkarmış gür ve gelecek vadeden buğdaylarını, sağda uzaktan uzağa yaz mevsiminin kendine özgü güzelliklerini sergileyen tepe ve tepecikleri izleyerek Kelkit vadisindeyiz.

            Yamaçlarda el kadar toprak görünmeyen ağaçsı yeşilliğin iki düşmanına üzülüyoruz. Sağda sıkça rastlanan aktif heyelan, solda insan eliyle oluşturulan ormanın yeşilliğini insan eliyle yer yer katleden beton HES’ler. Kâh su taşımak, kâh suyollarını korumak için döşenen beton çalışmalar, tabiatın güçlü heyelanının karşısında çaresiz kalmış. Islanmış mukavva gibi parça parça bölünmüşler.

            Sağda yolu korumak için diklen devasa beton bloklar, tepelerden inen sulu, kumlu güçlü akıntı karşısında cılız, kimsesiz, boynu bükük bir yetime dönmüş.

            Beton ve heyelan savaşına, doğa ile uygarlığın savaşı diyorum. Ancak yol yapmak, yolu korumak için yapılan savaşı kutsal, HES benzeri çalışmaları fuzuli buluyorum. Evet, elektriğe ihtiyacımızın olduğunu biliyorum, onu doğadan elde edelim ama dereleri gölleri kurutarak değil. Doğadan, rüzgâr ve güneş enerji ile de elektrik üretebiliniyor.

            Bilinçsizce savaşarak doğayı yok edersek savaşacak doğa da bulamayız sonra. Kendi ayağımıza kurşun sıkmayalım lütfen…

            Bu yaşıma kadar cennet ülkemizin büyük bölümünü gezdim. Bolca güzellikler, yer yer hoyratlıklar da gördüm. Yeşillik ve uygarlığa hayranım. Uygarlığı tarihi kalıntılar ve günümüzün sanat yapıtlarında ararken Yeşillik için Karadeniz Bölgesini seçeriz. Oysa asıl yeşillik, Tokat-Reşadiye yolu boyunca sıralanıyormuş da bunu anlayamıyor, ya da anlatamıyormuşuz…

            Katkısız ve katıksız yeşil doğa özlemi çekenlere bu yolu hararetle öneririm. “Yeşilde ne arar da bulamaz insanoğlu “ demiş FARUK NAZİF ÇAMLIBEL…

“Yeşilde ne arar da bulamaz insanoğlu?

Yeşil bu… Varlık dolu, gök dolu, umman dolu

Bir ucu gözlerinde, bir ucu engindedir,

Meyve veren ağaçlar bu çini rengindedir,

Bu çini rengindedir bahar, deniz, kır, orman,

Bana Tanrım gözükür yeşil dediğim zaman.”

Rasim Canbolat:

This website uses cookies.