YARIYIL TATİLİ BAŞLARKEN…
Öğrencilik yıllarımızın unutulmazları vardır. Son nefesimize kadar en küçük bir hatırlayışta konuşur ve paylaşım yaparız.
Öğretmen Lisesi son sınıftayım. Biyoloji sınav notlarım ne yapsam, üç geliyor. Ders öğretmenimin takıntıları yazılı kâğıdıma5.6.7 gibi notları yazmaya engel oluyor.
İkinci dönem ders programları ile birlikte ders öğretmenim de değişiyor. Rahatlıyorum. Tek dersten bütünlemeye kalmamak için gece gündüz çalışıyorum. Durumu bilen öğretmenimde benimle ilgileniyor. Ben ancak beş alabiliyorum. Öğretmene durumu anlattığımda bana inanıyor.
Liseyi bütünlemeye kalmadan bitirmek istediğimi, köy çocuğu olduğum için yaz tatilinde işlerimizin yoğun olduğunu yine üniversite sınavlarına rahat hazırlanmam gerektiğini anlattığımda uzun süre konuşmadı. Gözlerini yere çevirip uzun süre aynı noktaya baktı kaldı. Yeni mezun, genç öğretmenim belli ki kendi hayatının tahlilini yapıyordu. Ben heyecanla bekliyorum.
Zaman sonra yavaş yavaş gözlerini bana doğru çevirdi. Gözlerime bakıyordu ve benimde aynı noktaya bakmak istiyordu. “ Seni sözlü yapacağım. İyi hazırlan” dedi.
İşte bu süreçte yaşadığım birkaç kaç günün tüm dakikaları dahi hafızamda taze olarak durmaktadır. Günün ve akşamların dışında sabahları erkenden kalkıyorum. Sabah duası sonrası uyumuyorum. Kahvaltıya kadar çalışıyorum.
“Klorofil A” tanımını ve içeriğini unutmadığım gibi dersi de unutamıyorum.
Liseden direk mezun olduğumu öğrendiğimde ne çok sevinmiştim. Bugünde açık öğretim öğrencisiyim. Lakin hiçbir heyecan yok. Rutin geçen birkaç saatten ibaret diyebilirim.
Hayatın her anında var olan ara vermeden bizimle beraberliğini sürdürmektedir. Bu gün bilgi ve birikimli bir eğitimci olarak sorumluluklarımı biliyorum. Her gün daha çok okuyor, daha çok yazmaya çalışıyorum. Gazete köşe yazılarımda, eğitim-kültür ve sanat dergilerinde yine eğitim, kültür ve sanat konularında yazdıklarımızı paylaşıyor, radyo ve televizyonlarda konuşuyoruz. Duyguları yazmak. Sevdaları paylaşmak. Güzel ve hayırlı işler yaptığına inanmak.
Çocukların, gençlerin hayatıyla oynayan, yarınlarını karartan öğretmenler olmamalıdır. Eğitim-Öğretim işi yapacak kim olursa olsun tam eğitilmelidir.
İnsan hayatına yanlış müdahalenin telafi yoktur.
Bugün karne günü…
Öğrencilik yıllarımızın en anlamlı günlerinden biri hiç kuşkusuz karne günleridir. Karne dağıtılacağı saate kadar kendiliğinden, sıcak bir heyecan oluşur. Başarısında hiç tereddüt olmayan da, birkaç derste başarısız not olabilir beklentisi içinde olan öğrencilerde aynı duyguları yaşarlar.
Öğretmen sınıfa geldiğinde öğrencileri ve velileri tatlı bir heyecan içinde bulur. Öğrencilerin genel durumu ile ilgili kısa bir konuşma yapar. Tatil tavsiyelerini de iletir. Bu konuşmanın önemi tartışmasızdır. Başarılı ve başarısız öğrencilerle ile ilgili sözler öğrencileri ve velileri rahatlatacak, bazı öğrencileri veli stresinden kurtaracaktır.
Öğretmen numara sırasına göre isimlerini okuduğu öğrencilere tahtanın önünde karneyi verirken hatıra resimler de çekilir. Artık bu resimler öğrenciye ve aileye ait sosyal medyada da yayımlanır. O an öğretmenin eli öpülür, varsa öğretmenin öğrenciye özel tavsiyeleri alınır.
O gün aile desteği çok önemlidir. Başarı ve başarısız belgesi karne unutulmaz dakikaları ve saatleri de insan hayatında unutulmaz arasındadır.
Baba olmak, anne olmak, kardeş, büyük baba, büyük anne olmanın sorumlulukları vardır. Sesli sessiz yapacakları davranışlar ve söylemler ayrıntıları yaşanılanlarla ilişkili olan izler bırakacaktır.
Bazı öğrenciler karnelerin yanında teşekkür ve takdir belgeleri de alacaklardır. Almayan öğrencileri dikkate alarak daha sınıftan ayrılmadan söylemlere dikkat etmek gerekmektedir.
Tabii öğrencilerin karneleri ne olursa olsun, yanında belge olsun olmasın takınacak tavır, yüz ifadeleri, söylemlerine dikkat etmeleri ve kesinlikle olumlu tavır için de olmaları çocukları ile gurur duymaları, rahatlatmaları için gülümseyen, sevgi şefkatleri ile o anı güzel geçirmelerini sağlamaları için bilerek ve isteyerek katkı sağlamalıdırlar.
İyi tatiller çocuklar…
Osman BAŞ