Yazarız bundan sonra diyerek başladığımız yolda günler, aylar derken yıllar da geride kalıyor. Her yazdığımızın geride bir iz bıraktığını düşünerek sorumluluklarımızın farkında olarak her kelimeyi seçiyoruz.
Şehrin hareketliliğine değinmek yahut da şehrin hareketliliğine ayak uydurmak gerekiyor. Erkek ve kadın gözüyle değerlendirmelerin kimi zaman öylesine farklılıkları oluyor ki… İncelikleri görmek de haliyle biz kadınlara düşüyor.
Dün bir paylaşım vardı, Tokat’a dair, basın camiasına dair bir kanı olarak yazılmıştı. “Tokat’ın medyası hep (homo humuni lupus-kendi kendinin kurtluğunu) yapacağına bu yanlışlıkların karşısında durarak insanımızı bu şekilde uyarmalı ve harekete geçirmeli.” Deniyordu. Tokat medyasının içinde bir yazar olarak görmezden, duymazdan gelemezdim. İçimizde ‘kurt’ barınmasına fırsat verilmemeli elbet. Ortak paydada buluşacağımız konular mutlak olmalı. Çekişmeyi, nizayı bırakıp bu tür ortak paydadaki konuları güç birliliği yapmak elbet Tokat’ımıza kazandırır. Hangi konu diye sorulacak olursa, gündemdeki konunun Turhal Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi hususunda olduğunu söyleyebilirim. Geçmişte Tokat Sigara Fabrikasının özelleştirilmesi ve kapısına kilit vurulması, şuan yerinin enkaz yığınlarıyla dolu oluşu her geçişte içimizi yaralar durumda. Yarın bir gün Turhal Şeker Fabrikasının da özelleştirilmesinden ziyade kapanması Tokat’ı iyiden iyiye yaralar. Yazarlık da insanlık da buna izin vermemektir.
Ben yazarlığımın, insanlığın gereğini yapmaya hazırım her zaman.