Yaşadığımız yerin yerel yöneticilerini seçeceğiz ama adayları tanıyamıyoruz ki. Televizyonu açıyoruz. Bazı büyük şehir adaylarının dışında hep parti liderlerini görüyoruz. Onların da söylem ve vaatleri hiç değişmiyor. Yani liderler, ilk konuşmasında ne dedilerse sonraki konuşmalarının tümünde de aşağı yukarı aynısını tekrarlayarak asıl adayları gölgeliyorlar.
Kişi lider olduysa olağan üstü varlık olmadı ya: kürsüye çıkınca “Karardı köz, tükendi söz” hesabı kendilerine ayrılan süreyi doldurmak zorundalar. Bu arada dinleyicilerin coşku ya da suskunluğu da yön verebiliyor lidere.
Eğer meydan coşkulu ise lider de coşuyor. Artık onu tutabilene aşk olsun. Aksi halde, suskun meydan karşısında, lider de susar ve de o beldeye konuşmak için gelip geleceğine bin pişman olur. “Vakit dolsa da bir an önce kurtulsam" moduna girer.
İster coşku, ister suskunluk olsun. Her iki durumda da bir an için kendini kaybeden lider, hiç istemediği, sonradan özür dileyerek tamir edemeyeceği sözler söyleyebilir.
Buraya kadar yazdıklarım, siyasilerin sorunu. Asıl ben kendimi düşünüyorum. Normalde engelimden sebep bir mektubu zarfa yerleştirmekte güçlük çekerken bir dolu evrakı bir zarfa nasıl yerleştireceğimin sıkıntısı içindeyim.
Evlere bile sandık götürmekten söz eden etkili ve yetkililer, bu ve benzeri durumlara bir kolaylık getiremezler mi? Ülkenin BEKA gibi EKENOMİ, İŞSİZLİK, MİLLET BAHÇESİ gibi koca koca sorunlarının yanında ben ve benim gibi olanların durumu önemli görünmeyebilinir ama bu da benim BÜYÜK sorunum.
Ama öyle, ama böyle. Hayırlısıyla bu seçimi de atlatacağız. Dilerim ki hilesiz hurdasız, kavgasız dövüşsüz, gürültüsüz patırtısız gönül huzuruyla atlatalım.
2019 yerel seçimlerine giderken, konuşmacıların, sonradan utanacakları söz söylememeleri ve de seçimlerin vatanımıza, milletimize huzur ve saadet getirmesini yüce Tanrı’dan niyaz ederim…