Zeynel Abidin Mi Robin Hood Mu?

Herkes kendi penceresinden bakar olaylara, kendi inancının propagandasını yapar. Batı kültürü kendi kahramanlarını üretir ve bunlar üzerinden Hıristiyanlığın propagandasını yapar. Birilerinden çaldıklarının bir kısmına yalandan da olsa yine onlara bağışlamış gibi yapar ve insanların gözünü bu yolla boyamayı da becerir. Noel Baba, Roben Hod da bu amaçla piyasaya sürülmüş sahte kahramanlardır. Bunlarla yüzyıllarca kendi insanını motive ederken bizim çocuklarımızın belleğine de onları kahraman, yardımsever… olarak tanıtırlar. Çocuk hep çocuk olarak kalmayacak ya; dünün çocuğu yarının büyüğü olacak. İşte o çocuklardan biri büyüdü ve yardım yapmak istedi. İyi de yaptı. Çünkü gönülden yardım etme duygusu ancak bizim inancımızda ve kültürümüzde var. Bu yardım yapma geleneğimiz uzun süre küllenmeye terk edildi ama son yirmi yıldır tekrara küllerine üflemeye başladık, millet olarak.

Geçenlerde TV izlerken fark ettim. Sosyal medyada da araştırınca karşılaştım aynı haberlerle. Fakirlere yardım eden biri evlere zarfla para bırakan, veresiye defterlerini satın alan şahıs, İstanbul, Bursa, Gebze gibi yerlerde bu yardımları yapıyormuş. Genellikle gecekondu mahallelerinde oturan dar gelirli ailelere, içerisinde bin TL bulunan zarfları dağıtan bu yardımsever için Robin Hood benzetmesi yapıldı. İsminin açıklanmasını istemeyen, kendisini uzun süre gizleyen yardımsever, Haluk Levent’in kurucusu olduğu Ahbap Derneği ile birlikte çalışmaya başladıktan sonra ismini açıklamaya karar verdiğini söyleyen bu iş insanının Erdoğan Uludağ olduğunu öğrenmiş olduk. İsmini açıklamasını da  “Yapılan yardımlar örnek alınsın diye kimliğimi açıklıyorum” şeklinde izah etti. İnternette google amcaya “Ergoğan Uludağ” yazdığımda karşıma çıkan yazılardan bir kısmı: “Türk Robin Hood kimdir? İş adamı Erdoğan Uludağ kimdir? Kaç yaşında? Nereli? Türk Robin Hood Erdoğan Uludağ mı? Türkiye’nin çeşitli illerinde yaptığı yardımlarla Robin Hood olarak bilinen yardımseverin kimliği belli oldu. Şarkıcı Haluk Levent, Robin Hood isimli yardımseverin Erdoğan Uludağ olduğunu açıkladı.”

“Başka Robin Hood’lar Da Var”

Yaptığım yardımlar iki yıl öncesine kadar bende saklıydı. Ancak Haluk Levent ile tanıştıktan sonra kendisi bana ‘Bir dakika bu böyle olmaz. Sen bunu saklarsan insanlar seni örnek alamaz. Gençler seni rol modeli alamazlar” dedi. Şu ana kadar ne kadar yardımda bulunduğunu bilmediğini de söyleyen Uludağ, başka Robin Hood’ların da olduğunu kaydetti.

Deprem Bölgesi Elazığ’a Da Gitmiş

Erdoğan Uludağ’ın Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen depremin ardından Elazığ’a gittiği de sosyal medya hesaplarından görülüyor. Bilindiği gibi Robin Hood, deprem bölgesindeki vatandaşların da borcunu ödemiş ve takdir toplamış.”

Bu koronavirüs günlerinde, hükümet düşmanı bazı yazar, çizer ve siyasilerin yabancı ülke insanının yar-dımlaşmalarını öve öve anlatıp hükümetin bu konuda aciz kaldığını beyan etmesi, halkın, Kızılay’ın ve diğer yardım kuruluşlarının yaptığı yardımları görmemesi ve devletin kendi vatandaşlarına yardım etmeyip başka ülkelere yardım etmesiyle dalga geçmeleri de gayrı milli kafaların samimiyetsizliğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Robin Hoot kafası Avrupa’da hala devam ettiğini, Avrupa birliği ülkelerinin kendi sağlık malzemelerini çalmalarıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Peki bizim Robin Hoot kafaları nereden kaynaklanıyor? Evet, iki yüzyıldır iğfal edilen beyinlerden kaynaklanıyor olsa gerek!

Robin Hood kimdir ve biz kendi değerlerimizi tanımadan onu nasıl bu kadar tanıyoruz? Yaptığım araş-tırmalara göre Robin Hood efsanesi Ortaçağdan başlayan ve günümüze kadar değişik şekillerde uzayan, değişik hikayeleri barındıran bir yapay hikayeler dizisiymiş. Robin Hood muhtemelen İngiliz kültürünün en bilinen karakterlerinden biridir. Robin Hood hakkındaki ana metinler 15. Yüzyıla dayanır. Örneğin bu metinlerden biri olan The Lyttle Geste of Robyn Hode’un 1400’lerde oluştuğu ve 15. Yüzyılın sonlarında/16. yüzyıl başlarında yazıldığı düşünülmektedir. Robin Hood’un fakirlere vermek için zenginlerden çaldığına inanılan genel düşüncenin aksine, bu hikâyede Robin Hood’un ihtiyacı olanlara geri verdiği herhangi bir paradan söz edilmemektedir. Aynen Amerika’nın Arap sermayesine el koyması gibi!

Bazı araştırmacılar, Ortaçağda, Robin Hood gibi kanun kaçakları efsanelerinin halk arasında popüler olmasının, zamanın hükümdarlarının acımasızlıklarının ve halka iyi bir yönetim sunmadıklarının bir göster-gesi olduğuna da dikkat çekişmişlerdir. Robin Hood’un hikâyeleri ve kahramanca davrandığı yalanları daha sonraki yüzyıllarda da anlatılmaya devam etse de, efsane kanun kaçağı figürü 19. yüzyılda popülerliğini kazanmıştır. Bazı Avrupalı yazarlar, yapıtlarından Robin Hood’dan bahsetmişler, Robin Hood hikâyeleri serisi yayınlamışlar. Bu pompalamalarla Robin Hood’a artan ilgi, yüzyılın sonlarına doğru Howard Pyle denen bir yazarın eserinde doruklara çıkmıştır. O dönemdeki çalışmalarla Robin Hood çoktan bugün de aşina olduğumuz gerçek soylu kahraman gibi lanse edilmiştir. Adamlar olumlu özelliklerini arttırmak amacıyla düşmanları rezil karakterlere dönüştürmüşler, yönetenlerin adaletsizliklerine karşı mücadelesini anlatan hikâyeleri, özellikle gençler arasında oldukça popüler hale gelmelerini sağladmışlar. Her ne kadar klasik Robin Hood karakterinin 19. yüzyılın sonunda ortaya çıktığını düşünülüyor olsa da, bu halk kahramanının yapay popülitesi hiç durmadı. (alıntı)

Robin Walt Disney’in 1973 yapımı Robin Hood filmi, Robin Hood’un modern medyaya adaptasyonlarına bir örnektir. Bu animasyon filminde, halk hikâyesinin kahramanları, bağlantılı karakteristik özellikleriyle insan benzeri hayvanlar olarak resmedilmiştir. Örneğin Kral Richard ve kardeşi Prens John hayvan imparatorluğunun kralı olarak görülen aslan olarak resmedilirken, Robin Hood kurnazlığıyla bilinen kişi de tilki olarak gösterilir. Başka bir örnekse, Robin Hood’un ünlü İngiliz bilim kurgu dizisi Doctor Who’da da görünmesidir. Ve Batılı sahtekârlar romanlarla, hikayelerle, masallarla, çizgi film ya da normal filmlerle insanların kafasına istedikleri imajı yerleştirmiş oldular. (alıntı)

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Robin Hood Hristiyanlığın bir projesidir. Çocuklara (yarının büyükleri olacaklara) yabancı film izletme, yabancı çizgi film izletme, yabancı hikâyeler okutma, gençlerin yabancı roman ve hikaye okumaları bize tehlikenin boyutunu anlatıyor galiba. Gençliğin yabancı hayranlığının bu boyutlarda olması, kendi geçmişine düşmanlığının bu boyutta olması ve hatta İmamoğlu’nun yalanlarına oy vermeleri bu kültür yozlaşmasının sonucu olsa gerek. Çünkü İmamoğlu’nun propaganda çalışmaları incelenirse Robin Hood’dan farklı olmadığı görülür. 

Bizi niye Robin Hood ile kandırıyorlar? Niye Robin Huud… Bizim sahte olmayan, gerçek muhtaç sahiplerine karşılıksız ve helalinden yardım yapan ecdadımız yok mu? Hz. Ebubekir, Haz. Osman, Hz. Ömer yardımlaşmada birbiriyle yarışmadılar mı?

Ömer İbnü’l-Hattab (r.a) anlatıyor:

“Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bize, elimizde olanlardan tasadduk etmemizi emretti. Bu da yanımda mal bulunduğu bir güne rastladı. Kendi kendime dedim ki:

“Bari bugün Ebû Bekir’i geçeyim.” Ve elimde verilebilecek ne varsa yarısını tasadduk ettim. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) sordu:

– Evine ne bıraktın?

– Elimdekinin yarısını, dedim. Ebû Bekir’e:

– Sen evine ne bıraktın? diye sorunca Ebû Bekir:

– Allah’ı ve Rasûlünü bıraktım, diye cevâb verdi.

Ben de kendi kendime: “Bundan sonra hiç bir işte seninle yarışmam yâ Ebâ Bekir” dedim.

Sonra Nebîyy-i Ekrem bize dönüp:

– “Aranızdaki fark, söylediklerinizin arasındaki fark kadardır” buyurdular.

Yardımı gördünüz mü? Biri servetinin yarısını diğeri ise tamamını…

Nerede Hızır’ımız, nerede Zeynelâbidînimiz, nerede sadaka taşlarımız… Bunlar niye unutturuldu ya da çocuklarımıza hiç anlatılmadı? Okullarda din kültürü kitaplarında bunlar var mı? Robin Hood’la kıyasları yapılamaz mıydı? Hadi Hızır bir efsane diyorlar da, Zeynel Abidin de anlatılamaz mıydı? bu millete. İnsanı-mız önce Robin Hood değil de, ölümünden sonra sırtındaki nasırların varlığı anlaşılan ve bu nasırların da geceleri ihtiyaç sahiplerine sırtında un, buğday taşıyanın son İslam dinine mensup kardeşimiz Zeynelâbidîn olduğunu anlatamaz mıydık? –Bu arada Diyanet’in İslam ansiklopedisinde de Zeynelâbidîn hakkında adam gibi bir bilgiye de rastlamadım- O ki Hz. Ali’nin torunu, Peygamberimizin çok sevdiği Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin. 37 yedi yaşında zehirleyerek öldürülen bu yardımsever kahramanın üzerinde başka bir insa-nın kahraman olarak görülmesi bizim için zulümdür, mümin olamamanın tezahürüdür, Batıya özentinin ezikliğidir…

Ne yapardı Zeynelâbidîn? Bu mübarek insan her sabah hazırladığı erzak çuvallarını sırtında taşıyarak erkenden fakirlerin kapısına götürür ve kimseye görünmeden geri dönerdi. Halk da bu çuvalları kimin bıraktığını bilmezdi. Sırtında gördüğünüz yaralar, işte o çuvalları taşımaktan ötürü oluşmuş yaralardır.” (Bkz. İbn-i Kesîr, el-Bidâye, IX, 112, 122; Ebû Nuaym, Hilye, III, 136) Asıl Künyesi Ebu Muhammed (veya Ebü’l-Hasan) Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib şeklinde olup, büyük takva sahibi ve ibadete düşkünlüğünden ötürü, ibadet edenlerin süsü manasına gelen “Zeynelabidin” lakabıyla bilinmektedir.

İmam Zeynelâbidîn’in oğlu İmam Muhammed Bâkır, babası hakkında naklettiği bir rivayette babasını şöyle anlatır: “Babam İmam Zeynel Abidin hep iyilik yapmaktan zevk alırdı. Allah’a karşı şükranını ifade etmek için; bir iyilik gördüğü zaman, Kuran-ı Kerim okurken “Secde” ayeti gelince, bir kötülükten kurtulunca, iki kişinin arasını bulunca, bir zorluğu atlatınca, mutlaka şükran secdesine kapanırdı. Bunun için kendisine çok secde eden manasına gelen “Seccad” adı verilmiştir.”

 Mühür olarak kullandığı yüzüğünde ne yazıyordu biliyor musunuz? “Ve ma tevfikî illa billâh” (Başarım, ancak Allah’ın yardımıyladır).

Yazı çok uzadı. Yine ayarı kaçırdık! Bağlıyorum!

Bu koronavirüs günlerinde hepimiz Robin Hood gibi değil de Zeynelâbidîn’e benzer bir şekilde yardım-larımızı sessizce yapmalıyız. Allah Ramazan ayını da virüslü geçirmeyi bize nasip etti! Evet, bilinçli söylüyo-rum. Belki yardımlaşma damarlarımız kabarır, değerlerimizi araştırır ve alışkanlık haline getiririz. Belki de bizim için bir şanstır, bir hayra yelken açmamız için fırsattır. “Sizin hayır sandığınız şeyde şer; şer sandığınız şeyde hayır vardır ALLAH (C.C) bilir siz bilmezsiniz” ilahi mesajını unutmayınız. Olmadı diye hayıflandığın duaya gün gelir şükredersin.

Acilen çocuklarımızı kültür emperyalizminin kıskacından kurtarmak zorundayız. Değerlerimizi çok hızlı bir şekilde küllerinden temizleyip hikâyelerimizi oluşturmalıyız, romanlarımızı yazmalıyız, filmlerimizi çizgi filmlerimizi yapmak zorundayız. Gelecek asrın Türk asrı, Müslüman asrı olmasını istiyorsak bu yatmayla olacak şey değildir. Öncelikle kültür emperyalizminin belini kırmak zorundayız. Robin Hood’lar değil Zeynelâbidîn‘ler yetiştirmeliyiz.

İsmet YALÇINKAYA

13.04.2020

İsmet Yalçınkaya:

This website uses cookies.