ZEYNEL GÜL
Zeynel Gül’den bir telefon aldım. Gönderdiği video ile ilgili görüşlerimi rica ediyordu. Köyümüzün öne çıkan ailelerinden birine mensup olan Zeynel, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra otuz yıl öğretmenlik yapmış. Bu arada İstanbul’da hukuk okumuş, şu anda Ankara’da avukattır.
Videoyu dikkatle izledim. Bir televizyon kanalında şiir üzerine sohbete katılmıştı. Kendisine ait önündeki üç kitabın ikisi şiir, biri öykü kitabıymış. “Kolum Kanadım Kır Çiçek”, ve “İki Damla Gün Işığı” adlı kitapları şiir, diğeri öykü kitabıydı.
Kâh sunucunun, kâh kendisinin okuduğu şiirlerin usta ve duygusal bir kalemden çıktığı belli oluyordu. Ancak, “Söz uçar, yazı kalır” hesabı seslendirilen şiirler hemen uçuyor. Bir Karac’oğlan, bir Âşık Veysel şiiri gibi hemen akılda kalmıyor ki. Kitaplar elimde olsa daha değişik yazabilirdim ama şimdilik bu konuda ne desem, havada kalır.
Memleketimiz Çorum’la ilgili bazı tespitlerini yeni duydum. Nüfus kâğıdımda ili Çorum, İlçesi Alaca Yazıyor ama Çorum’u içinden gelip geçtiğim, her hangi bir yerleşim yeri, örneğin bir Turhal, bir Amasya, bir Kırıkkale kadar ancak tanıyabiliyorum. Çünkü eğitim hayatım köyümden sonra Düzce, Bolu ve Ankara’da geçti. Altmış yıla yakın da Tokat’ta yaşıyorum.
Uzun zaman orada yaşadığı için Zeynel, benden iyi bilir Çorumu. Kerpiç duvarlı evlerimizde pencere yoktu diyor. Evlerimiz tepeden aydınlanırdı. Erzurumlu arkadaşım, kendi köylerinin de böyle olduğunu söyleyip ilave ediyordu. Ağabeyim tuvalet yapmaya kalktı da bütün köylü karşı çıktıydı, koku yapar diye.
Erzurumlu, Sivaslı, ya da Yozgatlı “Aydınlığa Doğru” adlı kitabımı kim okuduysa “Sen bizim köyü anlatmışsın” dediler. Yani demem o ki köylerimiz, aşağı yukarı birbirine benziyor. Hatta Zeynel’in kendi cümlesidir. Çorumdaki kerpiç duvar, Diyarbakır’da taş duvar olmuş.”
Türk milleti olarak göçebe kültüründen geldiğimiz için olmalı. Evlerimizi barınmak ve korunmak için yapmışız. Estetiğe pek önem vermemişiz.
Zeynel’in konuşmalarındaki bazı tespitleri çok sevdim:
1-Çorum dolayları, bir zamanlar ormanlıkmış. (Ankara savaşında Timur’un filleri yol almakta zorlanmışlar, ormandan dolayı. Yunanlılar, biz size zümrüt gibi bir Anadolu bırakmıştık. Kel tepeye çevirdiniz derken haksızlar mı? Altın için, kömür için kesip duruyoruz ormanı. Olmazsa villa için yakıyoruz. )
2-Diyarbakır’daki çelişkiler: (Yönetimin de, yemeğinde acısını orada tatmış.)
3-Uygarlıkların, akarsu çevresinde gelişmesi: (Nil nehri, Mısır uygarlığını, Dicle ile Fırat’ Mezopotamya uygarlığını yaratmışlar. Kızıl ve Yeşil Irmaklarının Anadolu uygarlıklarını yarattıkları gibi). (Şahsen hiç bu gözle bakmamıştım. Kutluyorum Zeynel Gül’ü)
Not:Tespitlerdeki parantez içindeki cümleler bana aittir. R.C.
Sonuç: köyümüzden böyle bir sanat ve düşün adamının çıkmasına sevindim. Yolu ve kaleminin ucu açık olsun der, sevgiler gönderirim…